Gebelik dönemi bir kadının yaşayabileceği en olağanüstü süreçtir. Bu dönem ancak yeterli dengeli beslenme ile sağlıklı biçimde tamamlanabilir. Bu süreçte önemli olan noktalardan biri; kendi bedeninizde gereksiz kilo artışı yerine; gerekli miktarda kilo artışı sağlayıp, bebeğin sağlıklı ve ideal doğum ağırlığında olmasını başarabilmektir. Bu tamamen profesyonellik ve bilimsellik gerektiren bir takip işidir. Besinler ve gebelikte beslenme konusunda kulaktan dolma bilgiler, hatta "Beslenme ve Diyetetik" eğitimi almamış kişiler ve meslek elemanları tarafından sunulan öneriler, sizin ve bebeğinizin sağlığını tehdit edebilir, gereksiz kilo artışına yol açabilir. Profesyonel diyet hizmeti almayı yalnızca zayıflamayla özdeşleştirdiğimizde, gebelikte diyet uzmanıyla görüşülmesi sakınca doğuracakmış gibi gelir insana… Oysaki yalnız zayıflamada değil hastalıklarda, gebelik ve emzirme dönemlerinde de sadece sağlıklı beslenme konusunda eğitim alan, hastanelerde teorik ve pratik çalışmalar yaparak mezun olan diyet uzmanlarından en doğru bilimsel yardımı alabilirsiniz. Diyetisyen kontrolünde olmanız; gebelik boyunca bebeğinizle sizin ihtiyacınız olan tüm besin ögelerinin vücuda yeterince verilebilmesini sağlar. Eğer varsa, hastalıklar durumlarında da diyet tedavinizi beraberinde sürdürerek, ideal ağırlık artışı ve sağlıkla gebeliği tamamlamanız sağlanacaktır.
Gebelikte beslenme şekli, doğacak bebeğin sağlığı kadar annenin sağlığını da etkilemektedir. Artan enerji ve protein ihtiyacının karşılanamaması durumunda; annelerde zayıflama, anemi (kansızlık), diş çürükleri, ileri yaşlarda kemik bozuklukları gibi istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Gebelikte istenmeyen beslenme bozukluklarından biri aşırı beslenme sonucu gelişen şişmanlıktır. Fazla yağ birikiminin hem anne hem bebek açısından sakıncalı olduğu; doğumu güçleştirmenin yanı sıra, anne karnında bebek ölümlerine neden olduğu bilinmektedir.
Gebelik öncesi beslenme yetersizliği veya kilo fazlası olan kadınlarda, gebe kalma olasılığının daha düşük olmasının yanı sıra beslenme yetersizliği ile birlikte gebe kalma durumunda da "nöral tüp defekti" (anne rahminde bebeğin beyin ve omuriliğinin hatalı oluşması) gelişme riskinin daha yüksek olduğu bilinmektedir. Gebelikte, ilk üç ay beslenme yetersizliği, ölü doğum, erken doğum veya yeni doğum döneminde bebeğin kaybedilme riskini arttırmaktadır. Gebeliğin 3. ayından sonra yetersiz beslenme, erken doğum ve düşük doğum ağırlığı riskini arttırır. Buna karşılık gebelikte protein ve enerji yönünden dengeli beslenmenin doğum ağırlığında da bir artış sağladığı gösterilmiştir.
Laboratuvar hayvanlarıyla yapılan araştırma sonuçları, gebelikte sınırlanan çeşitli besin ögelerinin (vitamin A, çinko, iyot, demir, riboflavin, manganez, folik asit, B12 vitamini, B6 vitamini, protein, vb.) çeşitli konjenital bozukluklara yol açtığı gösterilmiştir. Yapılan bir başka araştırmada ise; yetersiz ve dengesiz beslenmiş maymunlardan doğan yavrularda, doğduktan sonra iyi beslendikleri halde, fetal yaşamda anne karnında oluşan beyindeki biyokimyasal değişikliklerin düzelmediği görülmüştür.
Gebe kadının diyetinde iyotun yetersiz oluşu kretenizm olarak bilinen beyin özürlü çocuğun doğumuna yol açmaktadır. Genellikle folik asit, B12, B6 ve riboflavinin yetersiz alımı, bebeğin sinir tüp bozukluklarıyla doğmasına neden olmaktadır. Gebe kadının beslenmesinin doğan çocuğun sağlığı üzerine etkisini inceleyen bir araştırmada, yeterli ve dengeli beslenen kadınlardan doğan çocukların %94'ünün sağlıklı, yetersiz dengesiz beslenen kadın grubundan doğan çocukların %67'sinin sağlık durumunun kötü olduğu saptanmıştır.
Dünyada gıda alerjisi ve tepkimeleri o kadar yaygınlaştı ki, her dört Norveç ‘liden biri , ...
‘Kolay kilo alıyor, zor veriyorum’, ‘Her gün gittikçe genişleyen belime ve göbeğime çare bulamıyorum’, ‘Kilo ...
Stresi melisa otuyla, şişkinliği ise ananas suyuyla giderin… Melisa otu ve ananas suyu… Tabiat eczanesinin insanoğluna ...